AKP’li Hüseyin Yayman: ‘Özel’in İmamoğlu’na koltuk borcu var’

Türkiye Büyük Millet Meclisi Dijital Mecralar Komisyonu ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Yayman A Haber canlı yayınında açıklamalarda bulundu.

Hüseyin Yayman, “Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşanan olayı ben ilkesiz bir koltuk savaşı olarak görüyorum. Bir taraftan Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’na bir koltuk borcu var, diyet borcu var. Onu ödemeye çalışıyor. Öbür taraftan Ekrem İmamoğlu, ‘bu partini başına sizi ben getirdim. Dolayısıyla benim dediklerim olacak. Benim gündemim dışında hiçbir gündeme dahil olmayacaksınız’ diyor.” dedi.

‘DEZENFORMASYONA BAŞVURDULAR’

Hüseyin Yayman’ın açıklamalarından satır başları:

Gerçekten deprem bölgesinin gözü kulağı Ankara’da ve bizleri A Haber’i takip ediyor. Geçen günler içerisinde Çevre Şehircilik Bakanımız Murat Kurum, “Hatay ayağa kalkıyor” şeklinde bir video paylaştı. Bu videoya karşı birtakım troll hesaplar başta olmak üzere maalesef dezenformasyona başvuran yayınlar yapıldı. Tabii ben bunları bütün yani sığlıklarına, çığlıklarına rağmen olgunlukla karşılıyorum.

‘DEPREM BÖLGESİNE GELİN’

Şunu ifade etmek isterim; Murat Kurum’un paylaşımını beğenmiyor iseniz, bunların doğru olmadığını düşünüyor iseniz lütfen Hatay’a gelin. Hatay’a gelmiyorsanız Adıyaman’a gelin. Adıyaman’a gelemiyorsanız Kahramanmaraş’a gelin. Kahramanmaraş’a gelemiyor iseniz Malatya’ya gelin. Malatya’ya gelemiyor iseniz Adana’ya, Osmaniye’ye gelin. Maalesef Türkiye’de bilgi sahibi olmadan fikir ve yorum sahibi olmak isteyen kötücül insanlar var. Yani depremde hükümet zarar görsün, bunun altında kalsın, evler yapılmasın ve hükümet zor durumda kalsın şeklinde bir anlayış var. Tabii bunların hiçbiri doğru değil.

‘HATAY’I GEZİP ÖYLE YORUM YAPSINLAR’

Cumhurbaşkanımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Murat Kurum’a teşekkür ediyoruz. Dediğim gibi Hatay’da ve tüm deprem bölgesinde şehirlerimiz ayağa kalkıyor ve inşallah yıl sonunda tüm temeller atılmış ve tüm herkes evlerine yerleşmiş olacak. Bunun müjdesini tekrar verelim. Ama yok eğer ya zaten Hüseyin Yayman Bey AK Parti milletvekili, Hataylı, o tabii ki hükümeti övecek şeklinde düşünenler var ise bana inanmıyorlar ise, Murat Kurum Bey’e inanmıyorlar ise lütfen ama lütfen bütün nezaketimle, bütün saygımla şunu bir kez daha söylüyorum. Gelsinler, deprem bölgesini gezsinler, ona göre yorumda bulunsunlar. Eksiğimiz varsa düzeltiriz. Hatamız varsa bu yanlıştan döneriz. Bir kusur varsa bunu düzeltiriz. Ama orada hiçbir şey yapılmadı demek, bunlar doğru değil.

‘HİZMET YOK DEMEK PSİKİYATRİNİN KONUSU’

Deprem bölgesinde Hatay için şunu söylüyorum; 158 bin hak sahibi var. 180 bin tane konut yapılıyor ve bu senenin sonunda inşallah biz bölgedeki tüm insanları yerlerine yerleştirmiş olacağız. Dolayısıyla altyapısıyla, yollarıyla, doğalgazıyla, içme suyuyla ve bütün atık su tesisleriyle şehrimizi ayağa kaldırmaya çalışıyoruz. Maalesef ama maalesef depremden sonra da bu anlayış vardı. Şunu dediler hatırlıyorsanız; ya yaptığımız yardımlar sizin gözünüzden, dizinizden gelsin dediler ve bu yardımları başımıza kaktılar. Neden? Çünkü deprem bölgesi onların tuttuğu partiye oy vermemiş. Ya insanlar burada gerçeklik ortada. Ne dedi bir tane Genel Başkan? Dedi ki biz evleri ücretsiz vereceğiz. İnsanlar buna inanmadılar ve yine Cumhurbaşkanımıza AK Parti’ye teveccühte bulundular. Eğer siz de daha inandırıcı olursanız belki insanlar da size gerçekten kulak kabartabilirler. Bu evlere yapılan hizmetlere yok demek psikiyatrinin konusu. O arkadaşlar lütfen ama lütfen en kısa zamanda bir doktora gözüksünler.

GAZZE’DE ATEŞKES

Burada Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye yeni bir tarih yazıyor. Bunu bütün çıplaklığıyla ifade etmek lazım. Bütün yalınlığıyla dile getirmek lazım. Birleşmiş Milletler kürsüsünde Cumhurbaşkanımızın konuşması sırasındaki tablo ile katil Netanyahu’nun konuşması sırasındaki tablo aslında Cumhurbaşkanımızın liderliğinin somut bir çıktısıydı. Cumhurbaşkanımız dünyada bu konuyu en çok gündeme getiren ve en çok bu konuda şikayetleri ifade eden bir liderdi ve çok açık bir biçimde büyük bir farkındalık yarattı. Her platformda bu konuyu gündeme getirdi ve çok şükür Allah’a ki şu anda Gazze’de bir barışa bir adım daha yaklaşmış durumdayız.

KATİL İSRAİL DEVLETİ SÖZÜNÜ TUTMALI

Temenni ederiz ki katil İsrail devleti bu verdikleri sözleri tutar ve inşallah burada kalıcı bir ateşkes, kalıcı bir barış sağlanır. Bunu şöyle görmek gerekiyor; maalesef ama maalesef Filistin’i yok sayan, Filistinli çocukları, bebekleri, kadınları, yaşlıları katleden İsrail devleti sadece kendi kendini yok etmiyor. Aynı zamanda insanlığı da medeniyetin değerlerini de yok ediyor. Dolayısıyla burada suçlu sadece İsrail değil, aynı zamanda bütün dünya, uluslararası örgütler, Birleşmiş Milletler, Avrupa İnsan Hakları Cemiyeti, Avrupa Teşkilatları ve bu konudaki söz sahibi olan uluslararası kuruluşların bir varoluş sorgulaması yapması gerekiyor.

DIŞ POLİTİKADA PARADİGMA DEĞİŞTİ

Bugün İsrail’de olan yarın başka bir yerde olabilir. Başka bir ülke İsrail’in yaptığı bu katliamı yapabilir. Dolayısıyla bu soykırımın durması çok önemli ve Cumhurbaşkanımızın liderliği bence insanlar yaşarken bunun farkında olmayabilirler ama Cumhurbaşkanımız Türk dış politikasında paradigmayı değiştirmiştir ve Türk dış politikasında 360 derece yani dostluk ve düşmanlık üzerinden değil, karşılıklı saygı ve anlayış üzerinden, karşılıklı tanıma üzerinden bir politika geliştirilmiştir. Bu da çok önemlidir ve burada da gerçekten tüm dünya Cumhurbaşkanımızın liderliğini görmekte, saygı duymakta ve takdir etmektedir.

TÜRKİYE DÜNYANIN İYİLİK ADASIDIR

Türkiye Türkiye’den büyüktür. Türkiye dünyanın iyilik adasıdır ve Türkiye’nin gerçekten hem yardımları hem mazlum coğrafyaların yanında yer alması, hem adaleti temsil etmesi, hem Birleşmiş Milletler dahil olmak üzere tüm uluslararası kürsülerde doğruyu, gerçeği ifade etmesi bu çok önemlidir ve bu bağlamda Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliği aslında Türkiye’nin sadece taktik anlamda bir kazanım elde etmesini değil aynı zamanda adım adım küresel bir güç haline gelmesini ifade etmektedir.

TÜRKİYE ABD İLİŞKİLERİ VE İTİBAR MESELESİ

Milletimizin anlayacağı dilde ifade edersek Türkiye ile Amerika’nın ilişkileri çok eski zamandan beri başlamıştır. Çok partili dönemden sonra Türkiye’nin başbakanları, cumhurbaşkanları, Amerikan başkanlarıyla görüşmüştür ve bütün bunların tarihi ortadadır. Ve bütün bunların fotoğrafları ortadadır. Dolayısıyla Cumhurbaşkanımızın Amerika’da gördüğü itibar sadece kendi şahsına yönelik bir saygı ifadesi değildir. Aynı zamanda Türkiye’nin küresel gücünün, Türk milletinin Cumhurbaşkanımızın yanında yer almasına karşı duyulan saygının ifadesidir.

Başka başbakanlar, cumhurbaşkanları Beyaz Saray’a gitti. Orada ne kadar zor durumda kaldıklarını ve milleti utandıracak fotoğrafların verildiğini hepimiz görüyoruz. Cumhurbaşkanımız bütün 24 yıllık iktidarı döneminde ister başbakan olarak, ister cumhurbaşkanı, ister başkan olarak asla böyle bir görüntüye ne Beyaz Saray’da müsaade etmiştir, ne diğer devlet başkanlarıyla görüşürken müsaade etmiştir.

CHP ROTASINI KAYBETMİŞ GEMİ GİBİ SÜRÜKLENİYOR

İç siyasette biz birbirimizi eleştirebiliriz. Ben Cumhuriyet Halk Partisi hakkında konuşurum. Cumhuriyet Halk Partisi Ak Parti hakkında konuşabilir. Biz buna da saygı duyuyoruz. Ama ya dış politika söz konusu olduğunda Gazze söz konusu olduğunda Türkiye’nin ali çıkarları söz konusu olduğunda siz Brüksel’e gidip Recep Tayyip Erdoğan’ı Ak Parti’yi şikayet edemezsiniz. Edersiniz de bunun bir karşılığı yoktur. Bunun bir manası yoktur. Ve bu aslında ne kadar tarihi okumaktan, milletin değerlerini okumaktan, milletin moral, motivasyon değerlerini okumaktan ne kadar uzak olduğunuz anlamına gelir. İşte bu Cumhuriyet Halk Partisi rotasını kaybetmiş bir gemi gibi oradan oraya sürüklenmekte ve sürekli ama sürekli AK Parti karşıtlığı yaparak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a karşıtlık yaparak milletin teveccühünü kazanmak istemektedir. Böyle bir muhalefet anlayışını milletimiz istememektedir. Bunun da göstergesi zaten seçimlerdir.

CHP’NİN BELEDİYE SORUNLARI VE KOLTUK KAVGALARI

Cumhuriyet Halk Partisi’nin sahici bir muhalefet yapması milletin derdiyle dertlenmesi çok önemlidir. Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşanan olayı ben ilkesiz bir koltuk savaşı olarak görüyorum. Bir taraftan Özgür Özel’in Ekrem İmamoğlu’na bir koltuk borcu var, diyet borcu var. Onu ödemeye çalışıyor. Öbür taraftan Ekrem İmamoğlu, ‘bu partini başına sizi ben getirdim. Dolayısıyla benim dediklerim olacak. Benim gündemim dışında hiçbir gündeme dahil olmayacaksınız’ diyor.

Öbür taraftan Kemal Kılıçdaroğlu, ‘kurultay benim elimden haksız bir biçimde rüşvetler dağıtılmak suretiyle alındı’ diyor. Öbür taraftan Mansur Yavaş bekliyor ki bu kavgadan bana ne çıkacak? Yani dörtlü bir kavganın cansiperhane bir biçimde devam ettiğini görüyoruz. Bunun adına çok açık bir biçimde biz bir koltuk savaşı diyebiliriz.

MUHALEFET ROTASINI KAYBETMİŞ

Cumhuriyet Halk Partisi’nin içindeki tartışmalara girecek değilim. Ama Cumhuriyet Halk Partisi artık bir varoluş problemi yaşıyor. Bir milli güvenlik problemi haline gelmek üzere maalesef. Neden? Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi güçlü olacak ki demokrasilerde iktidar da eğer bir hatası, eksiği varsa biz de kendi hatamızı, eksiğimizi düzeltelim. Ama Cumhuriyet Halk Partisi gerçekçiliğini kaybetmiş. Yani Cumhurbaşkanımızın Amerika’daki görüşmelerindeki yaşadığı büyük kazanımı Türkiye’nin yakaladığı momentumu bu diyor gerçek değil diyor. Bu doğru değil diyor. Türkiye ne elde etti ki diyor? Gazze’deki tablo karşısında diyor ki Türkiye diyor diz çöktü diyor. Yani bu kadar gerçeklikten kopmuş. Deprem bölgesinde yapılan evlere evet bunlar yapıldı. Daha çok yapılmalı. Teşekkür ederiz dese belki milletimiz dönüp onlara diyecek ki ya evet ya Cumhuriyet Halk Partisi doğru bir şey söylüyor. Ama bunlar yani doğruya yanlış söylüyor. Yanlışa da doğru söylüyor. Dolayısıyla bu gerçeklikten kopmuş, sahicilikten kopmuş muhalefet anlayışı rotasını yitirmiş bir Cumhuriyet Halk Partisi ortaya çıkartıyor.

Cumhuriyet Halk Partisi kısa vadede ben yani bu sorunları aşabileceğini düşünmüyorum. Çünkü orada hırsların akıllarının önüne geçtiği bir iktidar savaşı var. Bu iktidar savaşında maalesef ama maalesef CHP nereye gideceğini bilmiyor. Ne yapacağını bilmiyor. Düşünün, yani kurultayla ilgili suç duyurusunda bulunan CHP’li gizli tanıklık ifadesi veren CHP’li savcıya suç duyurusunda bulunan CHP’li parayı aldım diyen CHP’li parayı verdim diyen CHP’li. Yani Allah başka dert vermesin Cumhuriyet Halk Partisi’ne.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir